Friday, November 30, 2012

ilk fırsatta yine bozcaada


Bayram tatili! Ada yine ben geldim. Rüzgarını özlemişim.


Hediyelik eşya butiklerinde bulabileceğiniz seramik hediyeler ve adanın en güzel  mor çiçeklerinden yapılan kapı çelengi...

 Dönüşte Truva Antik kentine uğramadan geçmeyin ve Çanakkale boğazını geçip Suvla Şarap Butiği'nde şarapların tadına bakın derim.

not: Çanakkale geçilmez!

Bozcaada'da Şarap ve Günbatımı





Bozcaada'ya gitmişken Çamlıbağ Şarap Fabrikası'nın gün batımı turuna katılmanızı öneririm. Fabrikanın şarap satış merkezinde şarapların tadına bakabilir;  kırmızı, beyaz ve roze şarap çeşitlerinden beğendiğiniz şarabı alıp, traktörle tarlaların ve bağların arasından yapılan yolculuk ile adanın muhteşem koylarını panoromik olarak göreceğiniz manzaraya karşı şarabınızı yudumlayabilirsiniz. Ayrıca traktörle yapacağınız bu yolculukta üzüm bağlarında verilen kısa bir mola ile adanın üzümlerini kendi elinizle toplayıp tadına bakma şansı da bulabileceksiniz. 
Bozcaada'da şarap ve sevdiklerinizle gün batımını izlemenin keyfi, huzur...

Şarap, peynir ve üzüm aşkına!
Cheers!






Gülümse çekiyorum! :)





Bozcaadam


Bozcaada beni çağırdı... Gittim.


Rengigül Sanat Galerisi,


ve Rengigül Konukevi'nin güzel atmosferi. Yeni insanlar ve yeni kediler. 
Güzel dostluklar. Sanat, şarap ve tabii ki Ada'nın güzelliği.


Zamanın yavaş aktığı bir yer burası.


Adanın buz gibi suyunu ve rüzgarını seviyorum... 


 Şarap ve sanat! Dionysos buralarda olmalı dedirtiyor...


Bozcaada'da geçen üç ayın sonunda güzel anılar, fotoğraflar ve Bozcaada Şarapları ile İstanbul'a döndüm ama kalbimi orada unuttum.

Yine görüşeceğiz güzel ada, minik adam. 
  

Cheers!

Bozcaada

Bozcaada. Mayıs'ta yaptığımız küçük bir kaçamaktan arta kalanlar.
Sonraki üç ayımı orada geçireceğimden habersiz sahilde yürüyorum. Artık benim için Bozcaada kaçmak, dinlenmek ve tazelenmek demek...